Akselerasyon

Hyundai Elantra 1.6 D-CVVT Benzinli Otomatik

Hyundai, son yıllarda büyük bir değişim ve gelişim içerisinde. Güney Koreli markanın globalde ve özellikle Avrupa'da daha yüksek satış adetlerine ulaşmak istediği biliniyor. Bu doğrultuda Hyundai'nin attığı adımlardan aklıma ilk gelenler ise, Avrupa'da tasarım ofisi açarak yeni modellerinin bazılarını burada tasarlaması ve Dünya Ralli Şampiyonası'na (WRC) katılım göstermesi.

Bugün Akselerasyon.com'a konuk olan Hyundai Elantra, Hyundai'nin bu vizyonla Rüsselsheim, Almanya ofisinde tasarlayıp geliştirdiği hatchback i30'un sedan karoserli versiyonu olarak tanımlanabilir. Avrupa, daha çok hatchbackci sever bir topluluk. Bu yüzden hedef kitlesi tam olarak Avrupalı müşteriler olmasa da i30 gibi Elantra da, Alman rakiplerini gözüne kestirmiş durumda. Bakalım "çekik gözlü Alman" sıfatını ne kadar hak edebilmiş...

Cesur Dış Tasarım

Avrupalı üreticilerin tasarım anlamında birbirini kopyaladığı bugünlerde Hyundai Elantra, özgün ve cesur sayılabilecek çizgileri ile kendi sınıfında rakiplerinden farklılaşıyor. Otomobilin genel silüetindeki dalgalı form, gövde parçaları üzerindeki girinti ve çıkıntılarda da kendini hissettiriyor. Ön ve arka aydınlatma grubu genel tasarımla uyumlu uzun ve kıvrımlı olarak tasarlanmış. Aynı şekilde yan cam profili de dalgalı tasarım çizgisinden nasibini almış.

Kıvrımlı gövde hatları otomobili sarmış.

İlginç yapıdaki LED gündüz farları tek kelimeyle şahane görünüyor.

Makyajlı versiyonu Türkiye'de 2014'ün ilk çeyreğinde satışa sunulan Elantra'nın ön ve arka aydınlatma grubu ile tamponlarında minör değişiklikler var. Aydınlatma elemanlarının iç desenleri otomobilin akıcı silüetine daha fazla uyum göstermesi adına güncellenmiş. Makyajdan sonra düz halojen yerini mercekli farlara bırakmış. Son derece şık ve çekici görünen LED gündüz farları da ön farın iç yapısında yerini almış. Makyajla birlikte yenilenen arka stopların iç deseni, uzaktan bakıldığında LED kullanıldığını düşündürüyor. Biraz yaklaştığınızda ise, burada normal ampüllerin kullanıldığını fark ediyorsunuz.

Stoplar LED gibi görünse de aslında burada aslında normal ampül kullanılmış.

Dalgalı Tasarım İçeride de Devam Ediyor.

İç mekana geçtiğimde ilk olarak, dış tasarımla iç tasarımın ne kadar uyumlu olduğunu fark ettim. Bolca kıvrımlı çizgiler burada da egemen tasarım unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Ergonomik olarak bir problemi olmayan iç mekan, kabin kalitesi olarak da tatminkar sayılabilir. 

İç mekan ergonomik yapısı ve tatminkar malzeme kalitesiyle beğeni topluyor. Çift renkli yapı ve açık renkli döşemeler iç mekanı daha da ferah yapmış.

Çift bölgeli klima, kolay kullanımlı kontrollere sahip.

Kabinde tüm bu pozitif detaylarına karşı bazı can sıkıcı detaylar da mevcut. Örneğin, direksiyon arkasındaki silecek ve sinyal kolları, 2000-2006 arasında satışta kalan 2. nesil Accent Admire'lardakilerle birebir aynı. Haliyle biraz ucuz hissettiriyor... Ayrıca, test aracının bir problemi miydi bilmiyorum ama bugüne kadar her otomobile sorunsuz bir şekilde bağlayabildiğim iPhone'um ve USB'mi Elantra'ya bir türlü tanıtamadım.

Direksiyon arkasındaki kollar 2000'li yılların Hyundai'lerinden kalma...

Multimedya ekranının ekranı son derece büyük. Kullanımda bariz bir sıkıntı yok. Test aracındaki bir problem miydi bilmiyorum, ama ne iPhone'umu ne de USB'mi otomobile tanıtamadım. Test aracındaki bir sıkıntı mıydı bilmiyorum

Yumuşak Sürüş ve Başarılı Konfor

Koltukların yapısı ve orta serlikteki süspansiyonlar ideal konforu sunuyor. Elantra ile birlikte olduğum süre boyunca bolca yağmur ve rüzgar peşimi bırakmadığı için mi bilmiyorum, ama rüzgar gürültüsü kabinde bir miktar fazla hissettim. Yol gürültüsünün pek hissedilmemesi ise olumlu. 

Direksiyon üzerinde sağ alttaki düğmeler ile direksiyon sertlik ayarını değiştirebiliyorsunuz. Bir Uzakdoğulu otomobil geleneği olarak sadece sürücü tarafındaki cam tek dokunuşla açılıp kapanabiliyor.

Direksiyon üzerindeki bir tuşla, direksiyonun sertlik derecesini ayarlamanız mümkün. Böylelikle farklı sürücü isteklerine de cevap verilebiliyor. Aynı zamanda, uzun yolda Sport modu daha güvenli bir sürüş vaadediyor. 

Göstergeler modern görünüyor. Gözü yormadan kolayca okunuyor.

Küçük arka camlar ve yüksek bagaj kapağı yüzünden arka görüş kısıtlı. Bu durumun farkında olan Hyundai yetkilileri Elite (Style, Elite) donanımında geri görüş kamerası sunuyor. 

Geri görüşün aksine Coupevari tavan çizgisi arka koltuklarda beklendiği gibi baş mesafesini kısıtlamamış. Burada üç yetişkini rahatlıkları ağırlayabilecek omuz genişliğini de sunuyor. Ayrıca, yine bu bölümde havalandırma çıkışları, kol dayama ve kol dayamaya entegre iki bardaklık unutulmamış. Büyük kapı içi cepleri de kullanışlılığı artırıyor.

Elantra'nın 485 litrelik bagaj hacmi, bagajın dar olmayan yükleme ağzı ve girinti çıkıntısının az oluşu sayesinde kullanışlı bir yapıya sahip. 

Sınıfının En Güçlü Atmosferik Motorlarından Biri.

Test aracımda Hyundai'nin 1.6 D-CVVT olarak adlandırdığı atmosferik benzinli motor görev yapıyordu. 6300d/dak'da 132 beygir güç ve 4850 d/dak'da 158 Nm tork üreten benzinli motora 6 ileri otomatik şanzıman eşlik ediyor. Bu kombinasyonla yaklaşık 1300 kg ağırlığındaki otomobil, 0'dan 100km/h hıza 11.6 saniyede ulaşabiliyor. Motor gücüne kıyasla otomobilin yavaş olmasının asıl sebebi, motorun maksimum güç ve torku ancak yüksek devirlerde ortaya koyabilmesi olarak gösterilebilir.  

Yakıt Tüketiminde Fabrika Değerlerinin Altına Ulaşmak Zor Değil.

Üreticilerin verdiği fabrika yakıt tüketimi değerlerine genellikle gerçek hayat koşullarında ulaşmak bir hayli zordur, ancak Hyundai Elantra'da durum öyle değil. Çekmeköy-Şile arasındaki parkurda (iniş çıkışların bol olduğu, otoyol kıvamında trafik ışıksız yaklaşık 40km2lik bir yol) hızımı 90km/h'e sabitleyerek 5.1litre/100km'lik ortalama yakıt tüketimine ulaştım. Bu değer, fabrika verisi 5.6 litre/100km'nin altında. 

Uzun yol yakıt tüketimi benzinli motor-otomatik şanzıman ikilisi için başarılı sayılabilir.

4 gün sonunda otomobili teslim ederken ortalama yakıt tüketimim yol bilgisayarında 8.5 litre/100km olarak gösteriliyordu. Bu değer de başarılı kabul edilebilir.

Yedek Lastik Ne Durumda?

Daha önce bir test otomobiliyle küçük bir kaza atlatmıştım. Kaza sonrası olayları anlatan bu yazıda da artık test otomobillerindeki stepnenin (yedek lastik) boyutuna da değineceğimi söylemiştim.

Fotoğrafını çekmeyi unutmuşum, ancak Hyundai Elantra'nın stepnesi tam boyutlu. (16 inç) Bu noktada Hyundai koca bir alkışı hak ediyor, çünkü maliyet ve yer kaygıları yüzünden bugünlerde tam boy stepne sunulan otomobil bulmak bir hayli zor. 

Gelelim Yazının En Duygusal Kısmına :)

Yazıyı yazdığım sırada Elantra'nın 1.6 benzinli manuel versiyonunun fiyatı 57.850 TL, 1.6 benzinli otomatik Elantra'nın fiyatı 70.650 TL'ydi. Siz otomatik şanzıman için 13bin TL fiyat farkı ödemeye değmez demeden önce; manuel versiyonun sadece düşük donanım paketi Style ile, otomatik versiyonun ise sadece yüksek donanım paketi Elite ile satıldığını söyleyeyim. Yani, aradaki 13bin TL'ye hem otomatik şanzıman hem de yüksek donanım konforuna terfi ediyorsunuz.

Bu arada, test aracında hiçbir opsiyon sunulmuyor. Fotoğraflarda ne görüyorsanız hepsi Elite donanım paketine dahil. Bu sevindirici, çünkü özellikle Alman rakiplerin cep yakan ve bitmek bilmeyen opsiyonlarına karşı Hyundai'de tam olarak cebinizden ne kadar çıkacağını bilmek rahatlık veriyor.

Hyundai Elantra, parasının hakkını tam olarak veren bir otomobil..

Elite donanım seviyesinde soğutmalı torpido gözünden elektrikli sürücü koltuğuna, sunrooftan geri görüş kamerasına birçok donanım var ve açıkcası liste biraz uzun. O yüzden ben buraya sıralamayayım, siz direk buraya tıklayarak Hyundai Türkiye'nin websitesindeki ilgili dökümanı inceleyin. 

Son Sözler...

Hyundai son birkaç yıldır çok önemli atılımlar yapıyor. Avrupa'da tasarım ofislerinin açılarak direk Avrupalı müşterileri hedef alan modellerin geliştirilmeye çalışılması, Güney Koreli otomotiv devinin Avrupalı rakiplerine özellikle Almanlara çaktırmadan savaş açtığının en somut göstergesi. Fiyat/fayda oranında hemen hemen tüm Avrupalı rakibini yere seren Hyundai Elantra, konu konfor ve genel ambiyans olduğunda çekingenliğini üzerinden atamamışa benziyor. Gerçek anlamda "çekik gözlü Alman" sıfatını ise, bir sonraki jenerasyonunda hak edeceğini düşünüyorum.